Bir hikaye ile açılışı yapayım..

Ya bismillah! Allah utandırmasın, verimli olsun, hem beni hem okuyanı geliştirsin bu blog. Uzun süredir planladığım bir şeydi; dolduğum ve taşmak istediğim bir mecra, bana ait, benim kontrolümde.. Öyleki; her konuda yazacağım, kah dağılıp kah toplanacağım, olursa kafa dengi insanlarla yazdıklarım hakkında kafa yoracağım, olmazsa kendi kendimle konuşacağım..
Her ne olursa olsun bir şeyler biriktireceğim bu blog’da içimi dökmekten başka bir emelim yok. Umarım güzel insanlara ulaşır yazılarım ve onların yorumlarıyla daha da gelişir fikirlerim. Yapıcı insanların yorumlarına her zaman açığım çünkü yapıcı eleştiriler eğitim gerektirir ve bu tür insanlar benim için değerlidirler.
Sevdiğim bu hikaye ile başlıyorum…
Usta Ressam’ın Öğrencisine Dersi

Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlamadan önce ona hayatla ve insanlarla ilgili de son bir ders vermek istiyormuş. Çırağına ” Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş.

Ve eklemiş : “Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma.”

Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş.

Öğrenci resmi yeniden yapmış.Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş.

Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.

Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakması gerektiğini de eklemiş.  Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam olanları dinleyip şöyle demiş:

“İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.

İkincisinde, onlardan müspet, yapıcı, olumlu olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.”

Bu hikayeden şunu anlıyoruz;

– Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın.
– Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma.
– Asla bilmeyenle tartışma

 

 

Motto: Eğlenceli ve bilgilendirici pazarlama yazıları!

Sevebilirsin...

2 Yanıt

  1. Derin dedi ki:

    Hocam tebrik ederim; yolunuz açık olsun. Çok çok güzel bir blog olmuş ve olacak. Sizin kocaman ve çok değerli bir dünyanız, bakış açınız, yaratıcı bir zekanız olduğunu bilen biri olarak sizden bize akacak bu nehire çok sevindiğimi belirterek sevgilerimi gönderiyorum.

  2. Soner Arslan dedi ki:

    Çok teşekkür ederim Derin. Faydalanmanızı bununla beraber geri dönüşlerinizle ve eklemek istediklerinizle bloga katkı sağlamanızı dilerim, selamlar..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload the CAPTCHA.